En güncel Yazılar »

28 Temmuz 2010 Çarşamba

Düşüncenin Kavramı 6 - "Kukla"

Merhaba
Ben kukla.
Seni eğlendirmek, kimi zaman da düşündürmek için üretildim.

Hareket eder,
Konuşurum.
Dans eder,
Şarkı söyler,
Seni güldürürüm.
Farkedilmez aslında ama hissederim ben bir de düşünürüm.

Kimi zaman iplere tutunur,
Kimi zaman bir elin veya parmağın kılıfı olur,
Kimi zaman ise gölgelere bürünürüm.

Renkli kıyafetlerim,
Dikilmiş kumaşlarım,
Boyanmış tahtalarım,
Hazırlanmış sahnelerim vardır.
Hepsi de bana en uyandır.

Pek bilmişimdir.
Sahnenin tozunu çok yutmuşumdur.
Kamera karşısına çok geçmişimdir.
Tecrübem çoktur, herşeyden haberim vardır.

Beni "sadece kukla" sananlar,
Aslında pek bir yanılırlar.
Ama ben bu durumdan çok memnunum.
Çünkü ne düşünürsem söylerim.
Düşüncelerim ve söylediklerim bedenime yapışmazlar.
İnsanların benden beklentileri sadece;
Anlık davranışlar,
Eğlenceli dakikalar,
Biraz da ufak ufak ders almalar.

İşte bu nedenlerden dolayı özgürüm.
Nasıl istersem o şekilde görünürüm.
Hissettiğimi belli eder,
Hissetmediğimi de kenara koyarım.
Olmayınca beklenti,
Hayatıma kat kat rahatlık eklendi.

O yüzden SpectaKozmi seçti kelimeleri kuklası olarak.
Özgürlüklerinden etkilendi, oynatmayı sevdi onları biraz kafa yorarak.
Umuyor ki, kuklalar da beğensinler onun oyunlarını.
Kelime olarak daha çok uzun zaman yanında geçirsinler zamanlarını.

27 Temmuz 2010 Salı

Kelimeler tatilde

Kafadan çıkmayınca çıkmıyor.
Kelimeler tatile gitti bu ara, arıyorum telefonları cevap vermiyor.
Onların da dinlenmeye hakları var tabi, her daim çalışma olmaz!
Biraz beklemek bünyeyi herhalde fazla zorlamaz.

Ama ihtiyacım var dillendirmeye,
Şekillendirmeye,
Biraz üzerinde düşünüp gerçekleştirmeye,
Düşüncelerimi...
Kelimelerin yardımı ile...

Ne olur sanki en azından bir kısmı bu isteğimi görmezden gelmese!
Bu sıralar kafam çok dolu.
Gördüklerim, gözlemlediklerim depolarda birikip durdu.
Uyuyup uyansam bile,
Yerleştiremedim bir türlü hangi bilgi nerede kullanılacak diye.
Hepsi dağınık duruyorlar,
Kafamdaki rafların içinde.

Bütün bu düşünceler,
Birleşmeli ve oluşturmalı özgün fikirler!
Kendilerine yollar bulmalı,
Bazen sesli çoğu zaman yazılı olarak,
Yeri gelince dışarı çıkmalı,
Dünyaya izlerini bırakmalı.

Okumuyorum şu an ne yazıyorum,
Sadece kelimeleri çağırıyorum,
O kadar özledim ki anlatmayı,
O kadar kendime ait ki bu ufak yazılar,
Özlüyorum işte olmayınca gözlerim hep onları arar!

Onlar da dinlensin biraz bence,
Herşey daha değişik olur mu acaba tatilden hepsi dönünce?
Bekleyip duracağım,
Bu sırada da kelimelerime mektuplar yazacağım.

16 Temmuz 2010 Cuma

Tatil sonrası yemeklerin durum çağrışımları

İmam bayıldı...
Kumların üzerine yayıldı.
Yayık ayranı...
Bıraktı kendisini mavi turkuaz suya, bir sağa bir sola sallandı. İçi dışı bir oldu güzelce karıştı. Bakmadı o an telefonuna var mı arayanı soranı.
Bostan patlıcanı...
Güneşi gördü yattı altında. Kızardı renk değiştirdi sonra.
Kabak çiçeği...
Renkleri özlemiş onu anladı, geçirdi üzerine biraz pastel biraz parlak tonları.
Kalamar dolma...
Serdi tekrar havlusunu kumların üzerine ve açtı kollarını sağa sola, ayaklarınının tabanını gökyüzüne çevirdi, başladı uyuklamaya.
Mevsim salata...
Rüzgarla tanıştı sıcaktan soğumaya başlayacağı anda.
Sakız tatlısı...
Tazelendi, yenilendi, eskilerini attı üzerinden yenilerine yer açtı. Böylesi en akıllıcası.

Tanımlama

Çok sıcak bir havada pencereden ansızın gelen serinletici esinti...
Her sonu geldiğinde tekrar başa sararak izlemekten hiç sıkılmadığım bir dizi...
Duyduğumda bana hayaller kurduran bir melodi...

Uykunun en tatlı hali.
Kahkahanın en yüksek seslisi.
Acıkınca yenilen yemeğin en lezzetlisi.

Gerçekten sevdiğim yegane "zaman birimlerimden" biri...

En özgür ihtiyacım...
En çabuk alıştığım değişim...
En zor boşalttığım bavul...

Güzel bir tatil işte böyle birşey benim için...