Bir sahne.
Kocaman.
Ufuk çizgisinde görünür en arka sırada oturan.
Ama koltuklar boş, ışıklar loş.
Yaşanmışlıklar birtek etrafta dolaşan...
Sahnenin tozu henüz havalanmamış...
Yeni oyuncuların genzine kaçmamış...
Fakat alışkın bu oda alkışlara,
Sahnenin üzerinde dolaşan çılgın ışıklara,
Değişmeden duramayan dekorlara,
Ayağa kalkıp bir ağızdan çıkan bravolara,
Uğruna bir ömür verilen mutluluk gözyaşlarına,
Son defa oynanan refleksleşmiş oyunlara,
Gala gecesinde özel konukları ağırlamaya.
Dile gelse de konuşsa derler ya şu duvarlar,
Onları en iyi anlatanlardır hatıralar,
Kim bilir ne hayatlar görmüş,
Ne taraflar tutmuş,
Ne hıçkırıklar duymuş,
Ne kahkahaların nedeni olmuş,
Neler unutmuş ve unutturmuştur.
Zaman geçer, oyun değişir,
Bunların hepsini bilen tek bir kişidir,
O da tiyatronun kendisidir,
İnsanın insana verdiği en güzel değerlerden birisidir.
En güncel Yazılar »
30 Mart 2010 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
dokturmussun valla..
Son dörtlük ne kadar da doğru.
Kafiye uyumu endişen çok mu ne?
Ayse- Tesekkur ederim:)
Ezgi- Evet su siralar kafiye hosuma gidiyor :)
Yorum Gönder