En güncel Yazılar »

26 Mart 2010 Cuma

Korku

Hayatta bizi sınırlayan nedir sorusuna verilecek ilk cevap.
Korkular, endişeler..
Kafamızda yarattığımız o siyah atlı kara şovalyeler..
İnsanız ya, hissediyoruz ya, hiç olmadan da olmaz deriz ya,
Mutluluğa kucak açarız da, ya korkularımıza?
Aslında kaçmaya çalışırken onlardan
Esir almazlar mı bizi bir yandan?
Belki de kaçmak yerine, üstlerine gidip savaşmak en mantıklı olan.
Bakış açınızı değiştirdiğinizde..
Objeye alttan değil sağdan veya soldan ya da en ışık alan taraftan baktığınızda...
Ya da bazen sadece kabullenip üstesinden gelmeye çalıştığınızda..
Daha kolay olur mu yaşamak?
Güçlenir mi insan yüzleştikçe?
Boğulmaktan kurtulur mu?
İnanmak...Yapabileceğine.
Kaçıp saklanmak yerine, durup savaşmak, üstesinden gelmeye çalışmak.
Korku sinsice gelir, önce düşüncelerimizi ele geçirir, bizi en merkez noktamızdan vurur.
Sonra yayılır vücudumuzun her köşesine.
Neden peki?
İşte size bizim yarattığımız bir ironi.
Esas varolma sebebi korkunun aslında hayatta kalma dürtüsüyken,
Hayattan kopmanın eşiğine getiren nedir bizi?
Korkunun nasıl kullanıldığını bilemediğimizden mi?
Gerçekten tehlikeyi korkusu sayesinde hissettiğinde savunmaz mı insan kendisini?
Korku aslında bizim yanımızda olan kara şovalyedir, bizimle birlikte savaşandır, bizim savaştığımız ise gerçek hayattır.
O yüzden kaçıp saklanmak yerine hayattan...
Yüzleşip, güçlenmek lazım,
Korkunun, endişenin bize yardım etmesine,
Çıkış yolunu bulmak için önümüzden yürümesine,
Kendimize güvenip, korkunun kendini sadece gösterip yerini cesaret ve güce bırakmasına,
İzin vermemiz lazım.
Korkudan korkmamak lazım...

Hiç yorum yok: